Kambiyo Senetlerinin Zayi Olması ve Hak Sahibinin Başvurabileceği Hukuki Yollar
Kıymetli evrak, Türk Ticaret Kanunu’nun 645. maddesinde şu şekilde tanımlanmaktadır: “Kıymetli evrak öyle senetlerdir ki, bunların içerdikleri hak, senetten ayrı olarak ileri sürülemediği gibi başkalarına da devredilemez”. Tanımdan da anlaşılacağı üzere, senet ile hak birbirinden ayrılmamaktadır.
Kambiyo senetleri de uygulamada en çok kullanılan kıymetli evraktır. Dolayısıyla kambiyo senetlerinde de hak, senede bağlıdır ve senetsiz ileri sürülemez.
1. Kısaca Kambiyo Senedi Kavramı
Kambiyo senedi de adından da anlaşılacağı üzere bir senettir. Kambiyo senetleri özel usullere tabi olması bakımından nitelikli senetlerdir. Özel usullere tabi kılınması onu, diğer adi senetlerden ayırır. Senet, usul hukukunda, bir kişinin meydana getirdiği veya bir başkası tarafından getirttiği ve kendi aleyhinde delil teşkil eden yazılı belge olarak tanımlanmaktadır. Kambiyo senedi de yazılı, onu ortaya çıkaran kişinin aleyhine delil oluşturacak altı imzalı bir belgedir.
Kambiyo senetleri, kıymetli evrak sınıflandırmasında içerdikleri hakkın türü açısından bir para alacağını temsil eden senetlerdir ve kıymetli evrak niteliğini haizdirler. Ticaret Kanunumuzda kambiyo senedi, sırasıyla bono, çek ve poliçe olarak ele alınmıştır. Kanunumuzda kambiyo senetlerinin tanımı yapılmamakla birlikte, zorunlu şekil şartları ve ortak özellikleri belirtilmiştir.
2. Kambiyo Senetlerinin Zayi Olması Ve Genel Olarak Başvurulabilecek Yollar
Kambiyo senetleri, karalanma, yırtılma, yanma, yıkanma gibi bir nedenle kullanılamaz hale gelebileceği gibi; senet, sel, deprem, çalınma, yağmalanma gibi bir olay sonucunda elden çıkabilir. Mutlak ve nispi anlamda zayi olma dediğimiz bu gibi hallerde, senetle birlikte hakkın da yitirildiğini kabul etmek, kambiyo senedi üzerinde hak sahibi olan kişi açısından ağır ve hakkaniyete aykırı sonuçlar ortaya çıkaracaktır.
Bu ağır ve hakkaniyete aykırı durumların çözümü olarak kanun koyucu, belirli bir prosedür sonunda mahkemenin vereceği karar ile, hakkın senetsiz kullanılmasına veya yeni bir senet düzenlenmesine olanak veren birtakım çözümler öngörmüştür. Bu kapsamda geneli itibariyle kambiyo senetlerinin zayi olması durumunda hak sahibinin başvurabileceği hukuki yollar; bedelin üçüncü bir kişiye ödenmesini engellemek için mahkemeden ödeme yasağı kararı alınması, başvuru hakkının yitirilmemesi amacıyla mahkemece tevdi yerinin belirlenmesinin istenmesi, senedi eline geçiren kişi biliniyorsa ya da bu kişi iptal davası sırasında ilan safhasında ortaya çıkarsa senedin geri alınması için istirdat (iade) davası açılması, senedi eline geçiren kişi bilinmiyorsa veya mutlak anlamda senet zayi olmuşsa iptal davası açılmasıdır.
3. BAŞVURULABİLECEK HUKUKİ YOLLAR
- Ödeme Yasağı
Kambiyo senedinin hak sahibinin rızası dışında elden çıkması veya kullanılamaz hale gelmesi halinde, senedi her nasılsa elinde bulunduran hamil tarafından borçluya ibraz edilerek bedelin ödenmesini önlemek amacıyla hak sahibi, mahkemeye müracaat ederek senette yer alan hakkın senedi getirene ödenmemesi için mahkemece bir karar verilmesini isteyebilir.
Ödeme yasağı talebinde bulunulan senet, yırtılmış, yanmış yani mutlak anlamda zayi olmuşsa, ödemeden yasaklama kararının talep edilebilmesi mümkün değildir. Zira burada objektif ibraz imkânsızlığı söz konusudur. Dolayısıyla önleyici önlemlerin alınması, sadece senedin nispi anlamda zayi olması halinde rol oynayacaktır.
Türk Ticaret Kanunu’nun Kıymetli Evrak Kitabı’nın Genel Hükümler ve Nama Yazılı Senetler kısımlarında ödeme yasağı düzenlenmemiştir. Fakat kanun koyucu, hamiline yazılı senetler için TTK m. 662’de, emre yazılı senetler için ise TTK m. 831 ile bono (TTK m. 778/1) ve çekteki (TTK m. 818/1) yollamalar nedeniyle poliçe bölümünde TTK m. 757’de yer alan ödeme yasağı ile ayrı ayrı düzenleme getirmiştir.
3.2 Ödeme Yasağı Talebinde Bulunabilecek Kişiler
Bir kişinin mahkemeden ödeme yasağı talep edebilmesi için o kişinin, kambiyo senedinin zayi olduğu veya zıyaın meydana geldiği anda senet üzerinde hak sahibi olması gerekir. Ciro türlerinde, senedi, senet borçlusuna ibraz edecek olan kişi, talebe yetkilidir. Ödeme yasağı talep edildiğinde, mahkemece ödemeden yasaklama kararı verilebilmesi için, ilk olarak istemde bulunanın senedin zilyedi (elde bulunduranı) olup olmadığının ve iradesi hilafına senedin elinden çıkıp çıkmadığının araştırılması gerekmektedir.
3.3 Çek Keşidecisinin Durumu
6762 sayılı TTK m. 711/3’te yer alan keşidecinin, çekin üçüncü bir kişinin veya kendisinin elinden iradesi dışında çıkmış olduğuna ilişkin iddiası bulunduğunda, muhatabı çeki ödemekten yasaklayabileceğine yönelik düzenleme, 28.02.2009 tarih ve 27155 sayılı Mükerrer Resmi Gazetede yayınlanan 5838 sayılı Bazı Kanunlara Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 32. Maddesiyle kaldırılmıştır.
Mülga Kanun maddesine göre, çek keşidecisi rızası dışında elinden çıkan çekler bakımından tek taraflı irade açıklaması ile muhatap bankayı ödemeden yasaklayabilirdi. Gerçekten Mülga Kanunun 711. Maddesinin 3. Fıkrası şu şekildeydi: “Keşideci çekin kendisinin veya üçüncü bir kimsenin elinden rızası olmaksızın çıkmış olduğu iddiasında ise muhatabı çeki ödemekten men edebilir.” Görülmektedir ki mülga kanun çek keşidecisinin durumunu açıkça düzenlemiştir.
Ancak yukarıda belirtildiği gibi söz konusu düzenleme uygulamadan kaldırılmıştır. Dolayısıyla elinde ödemeden men yasağı seçeneği olmayan çek keşidecisinin genel hükümlere göre hareket etmesi gerektiği izahtan varestedir. İptal davası açamayan ve çek bedelinden sorumlu tutulmak istemeyen keşidecinin başvurabileceği hukuki yol, çek hamiline karşı, İİK m. 72 gereğince, menfi tespit davası açmak ve borçlu bulunmadığını mahkeme kararıyla tespit ettirmek olacaktır.
3.4 Ödeme Yasağının Muhatabı
Kambiyo senedinin zayi olduğunu iddia eden hak sahibinin ilk olarak bir dilekçe ile başvurusunu yaparak ödeme yasağı talebinde bulunması gerektiğini daha önce belirtmiştik. Poliçe ve çekte muhatabın bonoda düzenleyenin ödeme yasağı talebine taraf olabilmeleri mümkün değildir. Zira kambiyo senedini zayi ettiği iddiasında olan, fakat senedin kimin elinde olduğunu bilmeyen kişinin, ileri süreceği iptal talebi, çekişmesiz yargıya tabidir. Senedin kimin elinde olduğunun bilindiği durumlarda ise, senet rızası dışında elinden çıkan kişi, doğal olarak iade talebini senet elinde bulunan kişiye yöneltecektir. Özetle ödeme yasağı kararı borçluya karşı alınır. Borçlu, yani poliçede ve çekte muhatap, bonolarda düzenleyen, bu kararın muhatabıdır. Ödeme yasağı kararı, borçluya tebliğ edilmesinden sonra etkisini gösterir. Bu durumda borçlu, artık senedi ibraz edene borcu ifa etmemelidir. Zira senedi ibraz eden kişi, gerçek hak sahibi olmayabilir. Bu tebliğe rağmen borçlu, senedi ibraz edene ifada bulunursa ve ödeme yasağı kararı alanın gerçek hak sahibi olduğu sabit olursa, ikinci kez ödemede bulunmak zorunda kalacaktır.
3.5 Senedin Ferdileştirilmesi
TTK m. 661/3’e göre, istemde bulunanın senedin zilyedi olduğu ve onu zayi ettiği yolundaki iddialarının mahkemece inandırıcı bulunması gerekir. Gerçekten TTK m. 661/3: “Dilekçe sahibinin senedin zilyedi bulunduğu ve onu zayi ettiği yolundaki iddialarının mahkemece inandırıcı bulunması gerekir” şeklindedir. Bununla birlikte TTK m. 759/2 ile iptal talebinde bulunan kişiye, senet elinde iken zayi olduğuna ilişkin delilleri mahkemeye sunmak ve senedin bir nüshasını ibraz etmek ya da senedin muhtevası hakkında bilgi vermesi zorunluluğu yüklenmiştir.
3.6 Görevli Ve Yetkili Mahkeme
Ödeme yasağı yargılamasında görevli mahkeme, TTK m. 757/1’e göre, asliye ticaret mahkemesidir. Ödeme yasağı yargılamasında yetkili mahkeme, TTK madde 757/1 uyarınca, ödeme veya hamilin yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesidir. Hamile yazılı senetler bakımından ise kanun koyucu, özel düzenleme getirerek TTK m. 661/2 gereğince, borçlunun yerleşim yeri veya pay senetleri hakkında anonim şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesi yetkilidir.
3.7 Ödeme Yasağı Kararından Sonra Mahkemece Tevdi Yerinin Belirlenmesi
Senedi zayi eden hak sahibi, ödemenin yasaklanmasını mahkemeden talep edebilir. Mahkeme, TTK m. 757/2’ ye göre, ödemeyi yasaklama kararında vadenin gelmesi üzerine, borçluya veya muhatap bankaya, senette var olan hakkı tevdi etmeye izin verir ve tevdi yerini belirtir.
Poliçe ve bono borçlusu, ödemenin yasaklanması ve bedelin tevdiine yönelik mahkeme kararını tebliğ aldığında, ödemeye hazırsa senet bedelini tevdi etmelidir. Çekte muhatap banka, çek borçlusu olmadığı için ödemeyi her zaman reddedebilir, fakat Çek Kanunu m. 3 ile muhatap bankaya, süresinde ibraz edilen her çek yaprağı için ödeme yükümlülüğü getirilmiştir. Bu nedenle, mahkemece tevdi kararı verilmesi ve ibraz süresi içerisinde muhataba tebliğ edilmesi halinde varsa karşılığı belirtilen yere tevdii edilmelidir.
3.8 Bedelin Tevdi Edilmesi Halinde
Mahkemenin senedin ödenmesinin yasaklanmasına ilişkin kararıyla birlikte senet bedelinin tevdiine ilişkin karar vermesi durumunda borçlu veya muhatap, bedeli gösterilen yere tevdi edebilir. Bu durumda senet elinde olan hamil belli ise, ya iade davası sonucuna göre hareket edilecek ya da hak sahibi, iptal kararı üzerine tevdi edilen miktarı alacaktır.
3.9 Bedelin Tevdi Edilmemesi Halinde
- Asıl Borçlu ve Çekte Muhatap Yönünden
Mahkemece senet bedelinin tevdi yönünde karar alınmış olmasına karşın borçlu veya muhatap, senet bedelini tevdi etmemişse, dilekçe sahibinin alacağına kavuşması zorlaşsa da bono ve poliçede asıl borçlular bakımından, borçlunun temerrüdüne ilişkin hükümler; çekte ise, Çek Kanunu m. 3 gereğince, muhatabın hukuki sorumluluğu ile m. 7 gereğince, banka görevlilerinin cezai sorumluluğu doğacaktır. Nitekim Türk Ticaret Kanunu açısından, borçlunun veya muhatabın senet bedelini tevdi etmeyi reddetmesi “ibraz ve ödememe” yerine geçecektir.
3.9.2 Müracaat Borçluları Yönünden
Kambiyo senedine ilişkin ödeme yasağı kararı verilmesi, başvuru hakkının kullanılabilmesi açısından senedin süresinde ibraz edilmesi ve ödenmeme (karşılıksızlık) durumunun tespiti mecburiyetini ortadan kaldırmayacaktır. Bu nedenle ibraz süreleri içinde protesto çekmeyen senet hamili, müracaat hakkını yitirecektir.
4. İSTİRDAT DAVASI
Senet, hak sahibinin elinden rıza dışı çıktıktan sonra, ödemenin haksız olarak yapılmasını önlemek maksadıyla ödeme yasağı isteminde bulunan hak sahibi, senedi eline geçiren kişiyi
biliyor ise mahkemenin verdiği süre içerisinde iade davası açabilir (TTK m. 758/1). TTK m. 758/2’ye göre dilekçe sahibi, mahkemece verilen süre içerisinde davayı açmazsa mahkeme borçlu hakkındaki ödeme yasağını kaldırır.
Belirtmek gerekir ki, senet hamili, hak sahibince zayi olduğu anda bilinebileceği gibi, iptal davası sürecinde ilan neticesi de öğrenilebilir. TTK m. 758/1, ödeme yasağı kararı alındıktan sonra, mahkemenin vereceği uygun süre içerisinde açılacak iade davasını düzenlemişken, TTK
- 763, iptal davası devam ederken senedin ilan üzerine mahkemeye getirilmesi durumunda, yine mahkemece verilecek uygun sürede açılması gereken iade davasını konu edinmektedir. TTK m. 763’e göre mahkeme, dilekçe sahibine istirdat davası açması için uygun bir süre verir. Bu süre içerisinde dava açılmazsa ödeme yasağı kaldırılır ve iptal davası devam ederken ilan süresi içerisinde senedi sunan kişiye senet geri verilir. Dolayısıyla iade (istirdat) davası açılması için kanun koyucu, iki farklı yol öngörmüştür.
4.1 Dava Şartları
- Senedin İrade Dışı Elden Çıkması
TTK m. 757’de önleyici önlemlerin senet iradesi dışında elinden çıkan kişi tarafından talep edilebileceğinden bahsedilmiştir. Bu durumda senedin zayi olması halinde önleyici tedbirlere ve haliyle iade davası yoluna başvurabilmek için gerekli olan ilk şart, senedin irade dışı elden çıkmasıdır. Senedin zilyetliğinin sona ermesi, yalnız başına iade davası açılabilmesi için yeterli değildir. Madde metninden de anlaşılacağı üzere, zilyetliğin irade dışında sona ermesi gerekir. Bu sebeple zilyetliğin iradi olarak sona erdirildiği durumlarda iade davası açılamayacaktır. Daha önce değinildiği üzere, iade davası açılabilmesi için senedin nispi anlamda zayi olması gerekmektedir. Senedin mutlak anlamda zayi olduğu hallerde, senedin zilyetliği üçüncü kişilere geçmeyeceğinden iade davası açmakta hukuki yarar yoktur.
4.1.2 Senedi Ele Geçirenin Bilinmesi
İstirdat davası çekişmeli bir dava türüdür. Dolayısıyla senedin iadesi hususunda husumetin yöneltilebileceği bir davalı bulunmak zorundadır. TTK m. 758 ve 763’e bakıldığında iade davası açılabilmesi için, senedi elinde bulunduran hamilin bilinmesinin gerekliliğinin madde metninde açıkça yer aldığı görülecektir.
Senedi eline geçiren kişi, en baştan bilinebileceği gibi, iptal davası sürecinde yapılan ilan neticesinde ibraz sonucu da öğrenilebilir. İptal davası devam ederken ilan sonucunda hamilin ortaya çıkarak senedi ibraz etmesi durumunda mahkeme, TTK m. 763 gereğince, dilekçe sahibine iade davası açması amacıyla uygun bir süre verir ve süresinde dava açılması halinde iptal davasının konusu kalmadığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verir. Süresinde iade davası açılmazsa mahkemece senet, hamile geri verilir ve borçlu hakkında verilen ödeme yasağı kaldırılır.
Senedi eline geçiren hamilin bilinmesi, açık kimlik ve adres bilgilerinin bilinmesini ve bu kişiye başvurulmasının hukuken mümkün olmasını ifade eder. Dolayısıyla senedi hırsızlık yapmak suretiyle zilyetliğine geçiren kişi açık kimlik bilgileri tespit edilemiyorsa, bu halde senedi eline geçiren kişinin bilindiği anlamına gelmez. Bu durumlarda senedin iadesi mümkün olmadığından, iptal davası açılması gerekmektedir.
4.1.3 Senedi Ele Geçirenin Kötü Niyetli veya Ağır Kusurlu Olması
TTK m. 686/2, 778/1 ve 792 uyarınca, senet, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir senet söz konusu olup da hamil hakkını ispat etsin, senet eline geçmiş yeni hamil ancak senedi kötü niyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde geri vermekle yükümlüdür. Bu iki koşuldan bir tanesinin gerçekleşmesi gerekli ve yeterlidir.
5. İPTAL DAVASI Genel İtibariyle
Kambiyo senedi çalınma, kaybolma, yanma, yırtılma veya başka bir sebeple zayi olabilir. Bu gibi hallerde, senedin içerdiği hak, senetten ayrılarak varlığını korumayı sürdürür. Fakat hak ile senet arasındaki bağ, senetteki hakkın senetten ayrı olarak ileri sürülmesine ve senetsiz olarak devrine engeldir. Kambiyo senedinde hakkın borçludan istenebilmesi için senedin ibrazı şarttır Bununla birlikte zaten senet borçlusu da sadece senedi getirene ödeme yapmakla yükümlüdür. Senedin ibrazı, zayi olmasıyla birlikte imkânsızlaşacağından, senedi ibraz etme imkânını yitiren hak sahibi artık senede bağlı olarak borçludan hakkını talep edemeyecektir.
Senet hak sahibinin elinden çalınma, kaybolma, yağmalanma gibi yollarla da çıkabilir. Bu gibi hallerde ise senedi çalan, yağmalayan veya bulan kişi için ibraz imkânsızlığı söz konusu değildir fakat senet üzerindeki zilyetliği sona eren hak sahibi yine senedi ibraz edemeyecektir. Dolayısıyla hak sahibi hem senedi ibraz edemediği için alacağını tahsil edemeyecek, hem de meşru olmayan hamil tarafından senet bedelinin elde edilmesi tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır. Böyle hallerde hakkın da kaybedilmiş sayılması, alacaklı bakımından ağır ve adalete aykırı olurdu.
Bu ağır ve hakkaniyete aykırı durumların çözümü olarak ortaya çıkmış iptal davalarının amacı, belirli bir prosedür sonunda mahkemenin vereceği karar ile, hakkın senetsiz kullanılmasına veya yeni bir senet düzenlenmesine olanak vermektir. Kambiyo senedinin mutlak anlamda zayi olması nedeniyle veya senedi zilyetliğine geçiren kimsenin bilinmemesi durumunda açılması gereken iptal davası, hukuki niteliği itibariyle çekişmesiz yargı işidir.
5.1 Şartları 5.1.1Şekil Şartları
- İstem
Kambiyo senetlerinin iptali ile ilgili süreç, ilgilinin istemiyle başlar. Hak sahibinin iptal talebinde bulunabilmesi için ise TTK m. 759/2’ye göre senedin zilyedinde iken zayi olduğunu inandırıcı bir şekilde gösteren delillerle bir suretini veya buna imkân yoksa içeriği hakkında gerekli bilgiyi mahkemeye vermesi gerekmektedir. Söz konusu deliller, durumun gereğine ve somut olayın şartlarına göre değişebilir. Bununla birlikte, iptal isteminde bulunulduğu sırada, senedin kimin zilyetliğinde bulunduğu bilinmemeli veya senet mutlak manada zayi olmalıdır.
5.1.1.2 İstemde Bulunanın Hak Sahibi Olması
TTK m. 651/1 gereğince, kıymetli evrak zayi olduğu ya da zıyaın meydana geldiği anda senet üzerinde hak sahibi olan kişi; poliçenin iptalini düzenleyen ve tüm kambiyo senetlerine uygulanan maddeye göre ise, iradesi olmaksızın poliçe elinden çıkan kişi, senedin iptalini isteyebilir.
İptali isteyecek hak sahibi, senet zayi olmasaydı onu borçluya (veya muhatap bankaya) ibraz edecek olan kişidir. Ciro türlerinde, senedi muhatap bankaya (çekte) ya da senet borçlusuna ibraz edecek olan kişidir.
5.1.2 Maddi Şartlar
- Senedin Zayi Olması
İptal talebinde bulunulabilmesi için, dava konusu senedin zayi olması gerekir. TTK 651/1’de yer alan “Kıymetli evrak zayi olduğu takdirde mahkeme tarafından iptaline karar verilebilir” ifadesinden iptal kararı verilebilmesi için senedin zayi olması şartının gerçekleşmesi gerektiği anlamı çıkmaktadır. Bu şartın gerçekleşmediği hallerde dilekçe sahibinin senedin iptalini talep etmesinde hukuki yarar yoktur.
Kambiyo senedinin zayi olması; senedin yırtılma, kaybolma, yağma veya çalınma gibi bir insan fiili ile ya da sel, yangın veya deprem gibi doğal bir olayla senedin hak sahibinin iradesi dışında elinden çıkması ya da senedin hak sahibi elinde bulunmakla beraber bozulma, yıpranma gibi sebeplerle kullanılamaz hale gelmesidir. Bu gibi durumlarda senet, ibraz edilemeyecek hale gelir. İbraz edilememesinden anlaşılması gereken, ibrazın objektif anlamda ve hiç kimse açısından mümkün olmamasıdır.
İptal davasında senet ya mutlak anlamda zayi olacak ya da senedi zilyetliğine geçiren kimse bilinmeyecektir. Bu nedenle senedin hak sahibinin elinden rızası dışında çıkması tek başına yeterli değildir. Ayrıca senedi zilyetliğine geçiren kişinin bilinmemesi zorunludur. Senedi zilyetliğine geçiren kişinin bilinmesi durumunda istirdat davası açılması gerektiğini yukarıda belirtmiştik.
Senet, hak sahibinin elinden rızası dışında çıkmış olabileceği gibi, senet elde bulunmakla birlikte içeriği anlaşılamayacak ölçüde bozulmuş veya yıpranmış olabilir. Bu açıdan senet içeriğinin bilinmesi veya senedin bir suretinin (fotokopisinin) elde bulunması iptal talebinde bulunulmasına engel değildir.
5.1.2.2 Senedin İçerdiği Hakkın Varlığını Devam Ettirmesi
Kambiyo senetlerinde var olan hakkın borçludan talep edilebilmesi için senedin hamili olmak ve senedi borçluya ibraz etmek gerekir. Senedin borçlusu da yalnızca senedi ibraz eden kişiye ödeme yapmakla yükümlüdür. Dolayısıyla bir senedin alacaklısı hakkını senetsiz olarak ancak iptal kararı uyarınca talep edebilir (TTK m. 652/1).
Mahkemece verilen iptal kararı, hak sahipliğinin teşhisine imkân verir. Bu nedenle iptal davası, ancak senetteki hakkın mevcut olduğu veya hakkın varlığını devam ettirdiğinin kabul edilmesi gereken durumlarda bir anlam ifade etmektedir. Senedin içerdiği hakkın hiç varlık kazanmamış
olması ya da varlık kazanmasının mümkün bulunmaması veya herhangi bir sebeple sona ermesi durumlarında iptal davası açmak mümkün olamayacaktır.
Senedin içerdiği hakkın zamanaşımına uğraması ya da başka bir davaya konu olması halinde, senedin kıymetli evrak niteliği etkilenmeyeceğinden, iptal isteminde bulunulmasına engel değildir,
5.1.2.3 Senedin Zilyetliğinin Yeniden İktisabının Mümkün Olmaması
Senedin zayi olması nedeniyle iptali, alacaklı olan hak sahibinin haklarını korumaya yönelik bir müessesedir. Dolayısıyla iptal kurumuna başvurulabilmesi için zayi olan senet üzerindeki zilyetliğin yeniden iktisabının mümkün olmaması gerekir.
Eğer senedin zilyetliği geçici olarak sona ermişse ve hâlihazırda kimde olduğu biliniyor ve belliyse iptal davası açılması mümkün değildir. Bu durumda daha önce de belirttiğimiz üzere ancak istirdat davası açılabilir. Senet hamili bilinmekle beraber, bu kişinin açık adres bilgileri ve kimliği bilinmiyorsa, bu durumda iptal davası açılabilir.
5.2 İptal Davasını Açmaya Yetkili Kişiler
İptal davasını açmaya kimlerin yetkili olduğu hususunda TTK’da herhangi bir hüküm yer almamaktadır. Yalnızca TTK m. 651/2’de senet üzerinde hak sahibi olan kişinin senedin iptalini talep edebileceği düzenlenmektedir. Senedin iptaline hükmedebilmek için senedin zayi olduğu anda senet üzerinde hak sahibi olan kişi tarafından iptali talep edilmelidir.
Maddede geçen senet üzerinde hak sahibi olan kişi, senedin maliki, sınırlı ayni hak sahibi ya da onların vekillerini kapsar. Senetteki hakkın sahibi olmayan, sınırlı ayni hak sahibi olmayan ya da onların temsilcisi sıfatını taşımayan kişilerin iptal davası açmak hususunda dava açma ehliyetinin olmadığını kabul etmek gerekir. Senet borçlusunun da senedin iptalini isteme yetkisi yoktur.
Senedin zayi olması nedeniyle iptal davasını, lehtar ve hamil açabilir. Bono, poliçe ve çek keşidecisinin kural olarak senedin iptalini talep etme hakkı yoktur. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, çek keşidecisi zayi nedeniyle iptal davası açamamaktadır. Yalnızca lehtar ve hamil bu hakkı kullanabilir.
Bono, poliçe ve çek keşidecisinin aynı zamanda hamil olması durumunda, düzenleyen ve hamil sıfatları birleştiğinden, düzenleyen, poliçe ve çekin iptalini isteyebilir. Ancak bonoyu düzenleyen, kendi adına bono yazamayacağı için, bononun zayi olması halinde, aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle iptal davası açamaz. Fakat düzenleyen daha sonrasında senedin kendisine ciro edilmesi halinde meşru hamil sıfatında olacağından bu durumlarda bono keşidecisinin de iptal davası açabileceğinin kabulü gerekir.
TTK m. 661 iptal davası açabilmek için senede zilyet bulunmayı gerekli ve yeterli görmüşse de; devir şekillerine göre diğer kambiyo senetlerinin iptali için, iptal isteminde bulunanın, senedin zayi olduğu anda senede sadece zilyet olması yeterli değildir. Aynı zamanda senedin içerdiği hakkın sahibi de olmak gerekir. Zira her zilyedin zilyetliği, hakka dayanmamaktadır. Örneğin, hırsızın zilyetliği, haksız zilyetliktir.
5.3 Görevli Ve Yetkili Mahkeme
İptal davasında, görevli mahkeme hususunda TTK’da özel bir düzenleme yer almadığından, Görevli mahkeme TTK m. 5’te yer alan genel düzenleme esas alınarak belirlenecektir. TTK m. 5/1: “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir” şeklindedir. Bu nedenle hak sahibi, senedin iptali davasını, senette var olan hakkın değeri ve miktarı önem taşımaksızın asliye ticaret mahkemesinde açacaktır.
İptal davasında yetkili mahkeme hususunda da kanunda herhangi bir düzenlemeye yer verilmemektedir. Ancak ödeme yasağı iptal davasının bir aşaması olduğundan ödeme yasağında yetkili mahkemenin iptal davasında da yetkili olduğunun kabulü gerekir. Ödeme yasağında da yetkili mahkeme TTK 757/1’de “ödeme veya hamilin yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesi” olarak belirtilmiştir. Dolayısıyla iptal davasında da yetkili mahkeme ödeme veya hamilin yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesidir. Hamile yazılı senetler bakımından ise kanunda özel bir düzenleme yer almaktadır. TTK 661/2’ye göre hamiline yazılı senetlerde iptal davasında yetkili mahkeme, borçlunun yerleşim yeri veya pay senetleri hakkında anonim şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesidir.
Hazırlayan Stj. Av. Ömer Faruk AYDIN